Parfüm konusunda klasik, ruj seçiminde hassas ve cilt bakımında üşengeç olan Milka Karaağaçlı güzellik konusundaki zaaflarını BEAUTY-edit’e anlatıyor.
Parfüm avcısı: “Yıllar önce Londra’da rastlamıştım Stella McCartney’in Stella in Two parfümüne… O zaman sadece orada satılıyordu, çok beğenmiş ve birkaç tane almıştım. Daha sonra ise tüm dünyada satılmaya başlandığında çok sevinmiştim. Ancak geçtiğimiz yıl üretimi durduruldu. Parfüm konusunda biraz klasiğimdir. Parfümün kullandığı kişiyle özdeşleştiğine inanıyorum. Bir kere beğendim mi, yenisine geçmekte zorlanırım. Bu nedenle de beğendiğimi stok yaparım. Stella in Two’un üretimi durunca eBay’den buldukça satın almaya devam ettim. Son zamanlarda ne yazık ki ulaşamadım. Umarım tükenmez.”
Ruj takıntısı: “Ruj seçimi yaparken acayip takıntılıyım. Çok zor seçiyorum. Yağlı bir dokuya sahip olmamasına özen gösteriyorum. Aksi takdirde ruj kısa sürede dağılıyor. Bu nedenle genellikle tercihim mat ve kalıcı rujlar… Renk konusunda da en az dokudaki kadar takıntılı olduğumu söyleyebilirim. Özellikle de kırmızı ve pembe tonlarını satın alırken herhalde onlarca ruj deniyorum.”
Makyajda olmazsa olmazı: “Her ne kadar makyajımı olabilecek en kısa sürede yapmaya çalışsam da, fondöten öncesi baza çok özen gösteriyorum. Önce nemlendirici ile göz kremini uyguluyorum, ardından biraz bekledikten sonra Benefit’in That Gal Brightening Face Primer’ını kullanıyorum. Muhteşem bir ürün. Cilde pürüzsüz bir görünüm kazandırıyor.”
Alışveriş rotası: “Kozmetik alışverişimi genellikle yurtdışına giderken Duty Free’den yapıyorum. En rahat orada vakit ayırıyorum, üstelik her marka da yan yana durduğu için ulaşmak çok daha kolay oluyor. Üstelik en yeni ürünleri de test etme şansım oluyor. Clinique, Benefit ve M.A.C ise en favori markalarım.”
Bakım ritüeli: “Açıkçası doğum yaptığımdan beri son zamanlarda bakıma çok fazla vakit ayıramıyorum. Sadece cilt bakımının en önemli aşaması olduğu için temizlemeye önem veriyorum. Origins’in temizleyicisini her sabah ve akşam mutlaka kullanıyorum.”
En büyük zaafı: “Manikür ve pedikür konusunda hassasım. Haftada bir mutlaka kuaföre giderim, hatta bazen beş günde bir gittiğim bile olmuyor. Manikürcüm delirdiğimi düşünüyor. Ama yine de dayanamıyorum. Ayrıca oje sürme konusunda başarılı değilim ve sürekli rengini değiştirmek istediğim için kuaför ziyaretlerim daha da artıyor. Her zaman buna özen gösterirdim, ama takı tasarımcılığına başladığımda hassasiyetim daha da arttı. Herkes sürekli benim kullandığım aksesuarlara bakıp fotoğraflarını çektiği için ellerimin her daim bakımlı olmasına özen gösteriyorum.
Oje koleksiyonu: “Mavala delisiyim. Her hafta farklı renkte oje sürmekten hoşlanıyorum. Bu konuda Mavala kurtarıcım. Hatta benim için Mavala manyağı diyebilirsiniz. Küçük bir şişede oldukları için bozulmadan kısa sürede bitiyorlar.”
Dalgalı saç bakımı: “Tabii ki düz saçlara oranla çok daha zor oluyor. Saç kremi kullanmazsam yıkadıktan sonra saçlarımı açamıyorum, düğüm oluyor. John Frieda’nın kıvırcık saçlar için geliştirdiği özel şampuan ve saç kremini kullanıyorum. Hem dalgaları belirginleştiriyor, hem de bakım yapıyor. Ayrıca düzenli olarak Kérastase’ın saç maskesini kullanıyorum. Böylece dalgalarım daha sağlıklı bir görünüm kazanıyor. Kıvırcık saçı kullanmak ise bakımından daha kolay. Kendiliğinden kuruduğunda bile güzel görünüyor.”
Güzellik dünyasının yeniliklerinden haberdar olmak için email adresinizi bizimle paylaşın.